DENİZ
GÜLLÜOĞLU
Toprak anayı unutup yaşamı bambaşka bir pencereden algılamaya çalışmanın, yaşamdan aldıklarımız ve verdiklerimiz aras ındaki doğal bağı görmezden gelmenin, insanın yaşam akışını ölüm ve ölüm korkusu olmasa nasıl şekillendireceğini, sonlandıracağını bilememenin tek güzel yanı bize sonsuz bir hayal gücü vaadediyor olmasıdır. Yalnız her hayal gücünün güzeli vaad etmediği hatıra geldiğinde, az önce yazdığım şeylerin üzerinden tekrar tekrar geçmenin zorunluluğu doğuyor. Okumak, anlamak bunun tek yolu oluyor.
Çok öncesinde içimde bir boşluk oluşmuştu. Gün geçtikçe büyüyen bir boşluk. Aklımı, vaktimi, ruhumu saran bir boşluk. Onu gördüğüm ender zamanlardan biriydi.
"Onu gördüğümüze sevinmeli miydik, üzülmeli mi? Diyebilirim ki fikrimiz yoktu. Janset'in büyümüş karnını görmemezlikten gelmiştik. Beşikte yatan Melisa'yı izlemiştik. Yanımda kalma teklifini, yemeğe kalma isteğini kabul etmemiştim. 'Biz artık bu evde ailece yemek yemiyoruz' demiş, onu evden göndermiştim."
İşte o gün içimdeki boşluk anlamsız olmaya başlamıştı. Belki çok daha önce başlamıştı bu anlam problemi de ben o gün fark etmiştim.
DENİZ GÜLLÜOĞLU